Sağlık Ekonomisi, Doç. Dr. Nadide Sevil TÜLÜCE, Editör, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya, ss.107-126, 2022
İnsanlar hayatlarını sürdürebilmek ve yaşam kalitesini
artırmak için insanlık tarihinin başlangıcından beri, sürekli tasarlama,
geliştirme ve üretme eğilimindedirler. Özellikle 18. yüzyılın ortalarında James
Watt tarafından icat edilen buharlı makinelerin ortaya çıkışı ile birlikte
sanayi veya endüstri olarak adlandırılan kavram, üretim ve tasarımın temel
odağını oluşturmuştur. Toplumlardaki sosyolojik, kültürel ve ekonomik dönüşümlerin
en temel sebebi olarak endüstrideki baş döndürücü ilerleme ve yenilikler
görülmektedir.
Fabrika sayısının
artması dağınık yaşayan toplulukları bir araya getirerek kentleşmenin ve büyük
topluluklar halinde yaşamanın önünü açmıştır. Endüstriyel ürünler için hem
üreten hem de tüketen toplumu oluşturan kentlerdeki nüfus kitlelerinin şehirlerdeki
ekonomik büyüme nedeniyle hayat standartları da yükselmiştir. Hayat standardını
etkileyen en büyün faktörlerden biri de sağlık hizmetleridir. Hükümetler
vatandaşlarına sosyal devlet olgusu itibari ile daha iyi bir sağlık hizmeti
vermeyi hedeflemelerine rağmen, sağlık hizmeti talep eden nüfus yoğunluğunun
fazlalığı sağlık hizmetlerinin aksamasına neden olabilmektedir. Geleneksel
yöntemler kullanılarak topluma verilen sağlık hizmetinin yavaş ve yetersiz
oluşu devletlerin sağlık sektörünün çökmesine neden olabilmektedir. Üretim
sektöründe her müşterinin talep ve isteklerinin zamanında ve doğru şekilde karşılanması,
işletme amaçlarına ulaşabilme adına hayati bir önem arz etmektedir. Sağlık
sektöründe de hastaların tedavi görme ve ilaç temin etme şeklindeki sağlık
hizmetlerini zamanında ve tatmin edilebilir düzeyde alması insan sağlığı söz
konusu olduğu için çok daha önemlidir. Bu nedenle Endüstri 4.0’ın ortaya
koyduğu araçların sağlık sektöründe etkin bir şekilde kullanımı, tüm süreçlerin
daha düzgün bir biçimde işlemesine kolaylık sağlayacaktır.