VIII. ULUSLARARASI VAN GÖLÜ HAVZASI SEMPOZYUMU, Bitlis, Turkey, 23 June 2021, pp.105-106
Lake Van, which is the largest lake in our country and also known as the "Van Sea" by the local people, has a special
meaning and importance not only for the region but also for our country. This feature of Lake Van has been instrumental
in hosting many cultures, civilizations and beliefs that want to benefit from the countless blessings provided by water
throughout history. The northern shores of Lake Van, which is located within the borders of Bitlis and Van provinces, have
a special geopolitical importance as they are located on the main passage route connecting the east and west. Northern
shores of Lake Van, which includes Akhlat and Adilcevaz districts of Bitlis province and Ercis districts of Van province;
to the Hurriya from the the Assyrian, to the Urartu from the Med, to the Macedonians from the Persia, to the Sassanids,
from the Romans, to the Abbasids from the Khazars, to from the Turkish Principalities to the Seljuks,to the Republic of
Turkey from the Ottoman Empire, which including many folks can not chant your name, have made many civilizations
home. When we witnessed such a rich cultural mosaic, it was inevitable that they bear traces of their culture and beliefs.
Death, in the Quran, in verse 185 of Surah Al-i Imran, in verse 35 of Surat al-Anbiya and in verse 57 of Surat al-Ankabut,
Allah says "Every living creature will taste death." It is a truth that we believe in. This is the first stage of the transition
from this worldly life, which is temporary for a believer, to the actual and eternal life in the hereafter. Although death is
perceived as a reflection of the creator's appreciation for human life, it is a phenomenon that is accepted as the natural result
of the cause and effect relationship due to many different reasons. Sometimes death due to obvious reasons such as a
disease, disaster, war, fight, and sometimes it is the unexpected result of a spontaneous and accidental disaster without a reasonable cause. Although mankind is aware of this inevitable end and knows clearly with the experience he has gained
from his environment, through direct observation and logic that life that begins with birth will end with death, he saw death
as an inevitable for himself and a sad end for his relatives.
With this study titled "Beliefs And Practices Associated With Death on the Northern Shores of Lake Van", we will first
discuss a number of events and phenomena that are regarded as the sign of death on the northern shores of Lake Van, which
includes Akhlat, Adilcevaz and Ercis. Then we will try to express what remedies have been taken to get rid of what is
thought to be the harbinger of this unwanted and sad event, or to banish their ill-luck. As a result, we will try to reveal the
similarities with beliefs and practices in our country by observing what is associated with death and what solutions are
produced to get rid of this in this land, which is the inheritor of an ancient culture
Key Words: Van Lake, Akhlaṭ, Adilcevaz, Ercis, Death, Signs
Ülkemizin en büyük gölü olan ve yöre halkı tarafından “Van Denizi” adıyla da anılan “Van Gölü”, sadece bölge için değil
ülkemiz içinde özel bir anlam ve öneme sahiptir. Van Gölü’nün bu özelliği tarih boyunca suyun sağladığı sayısız nimetten
faydalanmak isteyen birçok kültüre, medeniyete ve inanca da ev sahipliliği yapmasına vesile olmuştur. Bitlis ve Van
illerinin sınırları için yer alan Van Gölü’nün kuzey kıyıları, doğu ile batıyı birbirine bağlayan ana geçiş güzergahında
bulunmaları sebebiyle jeopolitik açıdan da ayrı bir öneme sahiptirler. Bitlis ilinin Ahlat ve Adilcevaz ilçeleri ile Van ilinin
Erciş ilçelerini kapsayan Van Gölü’nün kuzey kıyıları; Hurrilerden Asurlara, Urartulardan Medlere, Perslerden
Makedonyalılara, Romalılardan Sasanilere, Hazarlardan Abbasilere, Türk Beyliklerinden Selçuklulara, Osmanlıdan
Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar, burada isminizi zikredemediğimiz birçok millette dahil olmak üzere, çok sayıda medeniyete
ev sahipliği yapmışlardır. Bu denli zengin bir kültür mozaiğine şahitlik yapınca bunların kültür ve inançlarından izler
taşımaları da kaçınılmaz olmuştur.
Ölüm, Kur’an-ı Kerim’de Al-i İmran Suresi 185. ayet, Enbiya Suresi 35. ayet ve Ankebut Suresi 57. ayetlerde yüce Allah’ın
“Her canlı ölümü tadacaktır.” hükmü gereğince iman ettiğimiz bir hakikattir. İnanan bir birey için geçici olan bu dünya
hayatından, asıl ve sonsuz olan ahiret hayatına geçişin ilk aşamasıdır. Ölüm, yaratıcının insanın hayatına dair takdirinin
yansıması olarak algılanmakla birlikte, farklı birçok sebebe bağlı olarak neden sonuç ilişkisinin doğal neticesi olarak kabul
edilen bir olgudur. Bazen bir hastalık, afet, savaş, kavga gibi belirgin sebeplerle bağlanan ölüm, bazen de makul bir sebep
olmaksızın anlık ve tesadüfi gelişen bir musibetin beklenmedik sonucu olarak gerçekleşmektedir. İnsanoğlu bu kaçınılmaz
sonun farkında olmasına ve doğumla başlayan hayatın ölümle son bulacağı gerek çevresinden edindiği tecrübeyle gerek
doğrudan gözlemle gerekse de mantığıyla net bir şekilde bilmesine rağmen ölüm olayını kendisini için kaçınılmaz, yakınları
için ise hüzünlü bir son olarak görmüştür.
“Van Gölü’nün Kuzey Kıyılarında Ölümle İrtibatlandırılan İnanışlar ve Bunlara Dair Uygulamalar” başlıklı bu çalışmamız
ile öncelikle Ahlat, Adilcevaz ve Erciş’i içine alan Van Gölü’nün kuzey kıyılarında ölümün alameti olarak kabul edilen bir
takım olay ve olguları ele alacağız. Ardından bu istenmedik ve üzüntülü olayın habercisi olduğu düşünülen şeylerden
kurtulmak ya da onların sahip olduğu uğursuzluğu defetmek için ne gibi çarelere başvurulduğunu ifade etmeye çalışacağız.
Sonuçta da kadim bir kültürün mirasçısı olan bu topraklarda ölümle nelerin ilişkilendirildiği ve bundan kurtulmak için ne
gibi çözümler üretildiğini tespit ederek gözlemleyerek bu konuda ülkemiz genelindeki inanış ve uygulamalarla olan
benzerlikleri ortaya koymaya çalışacağız.
Anahtar Kelimler: Van Gölü, Ahlat, Adilcevaz, Erciş, Ölüm, Alametler