in: İSLAM MEDENİYETİNİN KEŞFİ KÂTİP ÇELEBİ'Yİ ANLAMAK, Sıddık Korkmaz,Murat Kayacan,Coşkun Baba,Eldar Hasanoğlu,Mehmet Büküm,İzzet Marangazoğlu, Editor, Hiper yayınları, İstanbul, pp.820-838, 2021
17.yy.
ilim insanlarından ve çağdaş eğitimin disiplinler arası, kültürler ve toplumlar
arası iletişim ve takiple olabileceğini söyleyen ve bizzat uygulayan Kâtip
Çelebi; aklî ilimlerden şer’î ilimlere, nazarî ilimlerden amelî ilimlere kadar birçok
ilim dalıyla ilgilenmiş, hatrı sayılır derecede eser bırakmıştır. Çalışmalarını
coğrafyadan felsefeye, tarihten dinî ilimlere doğru çeşitlendirerek geniş bir
perspektifte ilim kazanımı ve yorumunu hayata taşımıştır. Taşköprüzade, İbn-i
Sinâ, Farabî gibi ünlü âlimlerin eserlerinden yararlanırken felsefî
düşüncesinin temelini atmış; Şeyh Mehmet Efendi’den aldığı zahirî ve batınî
ilimle de maddi-manevî unsurları birleştirmiştir.
Felsefî
düşüncesinin İşrâkîlik anlayışına dayandığını söyleyen Çelebi, bu yönde bir
aktarım yaparken tasavvuf-felsefe ilişkisine değinmekte, disiplinler arası bir açılımla
da hem ilmî hem de felsefî düşünce sistemini bâtınî olarak ele alma gayretinde
olmuştur. Hem problematik hem de yaşadığı dönemin olay ve görüşlerinden
hareketle ele aldığı Mîzânü’l-Hakk Fî İhtiyâri’l-Ehakk adlı eserindeki görüşleri
Çelebi’nin olayları nasıl yorumladığını, dinî ve felsefî düşünce sistemini
bizlere göstermektedir.
Bu çalışmamızda çeşitli ilim dallarıyla
ilgilenen, zengin bir eser deryası bırakan Kâtip Çelebi’nin felsefî sistemini
açıklamaya, tasavvuf ile alakasını İşrâkîlik çerçevesinde ele almaya
çalışacağız. Özellikle iki eserinden faydalanarak- Keşf’el Zünûn,
Mîzânü’l-Hakk Fî İhtiyâri’l-Ehakk- Çelebi’nin tasavvuf-işrakilik
düşüncesini ana hatlarıyla aktaracağız. Dönemindeki örneklemler ve yaklaşımlara
değinerek, somut bir bakış oluşturmaya gayret edeceğiz.