Premıum E-Journal Of Socıal Scıences (PEJOSS), vol.4, no.7, pp.249-258, 2020 (Peer-Reviewed Journal)
Kısa hikâye yeni bir yazın türü değildir. İnsanoğlunun anlatma ihtiyacı hissettiği günlere kadar götürülebilecek uzun bir
geçmişe sahiptir. Sözlü gelenek içerisinde oluşan halk masalları, fabllar, anekdotlar, fıkralar ve bunun gibi daha nice
ürünler, kısa hikâyenin doğmasına hizmet etmiştir. Bu anlatılar bugünkü anlamıyla kısa hikâye oluşturmaz ancak kısa
kikayenin geçmişi hakkında önemli bilgiler elde etmemize yardımcı olur. Batı edebiyatında ilk olarak XIV. yüzyılda,
Boccacio tarafından kısa hikâye denemeleri ortaya konmuş; XIX. yüzyılda ise kısa hikâye, edebiyatın bir türü olarak
kabul edilmiştir. Bu dönemden sonra kısa hikâye “modern kısa hikâye” olarak adlandırılmıştır. Geçmişten kısa olarak
gelen, sonrasında modern kısa hikâyeye evrilen bu anlatı türü, bugün daha da kısalarak “çok kısa hikâye”ye dönüşmüştür.
Günümüzde kısa hikâyelerin başlıca özellikleri anlatılmak isteneni en kısa ama en yoğun biçimde vermek, şiirsel bir
üsluba sahip olmak, imgeye dayalı bir anlatımı benimsemek ve okuyucuyu hikâyeyi anlamlandırma sürecine dâhil
etmektir.
Kısa hikâyenin Batı edebiyatındaki gelişimini ve türün özelliklerini ortaya koymak amacıyla yürütülen bu çalışma iki
bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kısa hikâyenin doğuşu incelenmiştir. Bu inceleme esnasında kısa hikâyenin
gelişimine yardımcı olan türlere ve önemli tarih aralıklarına yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise kısa hikâye
ile roman türü arasındaki ilişki incelenmiş; kısa hikâyenin başlıca özellikleri ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Hikâye, Kısa Hikâye, Roman, Köken, Batı Edebiyatı.