Şeyh Saffet ve İzmirli İsmail Hakkı’nın Tasavvuf Tartışmalarının Usulü Boyutu


Büyükbaş N.

MARMARA TÜRKLÜK ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU I:Türkistan’dan Balkanlara Türk Sufizmi Uluslararası Sempozyumu , İstanbul, Türkiye, 29 - 30 Mayıs 2021

  • Yayın Türü: Bildiri / Yayınlanmadı
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Kayseri Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyılın başları İslam dünyasında gelenek ciddi şekilde eleştirildi. İslam dünyasında en radikal değişimler yaşandı. Geleneksel tasavvuf ve fıkıh anlayışları da bu dönemin sancılarından payını aldı. Halveti Şeyhi Safvet Yetkin (ö. 1950 ) ile Şazelî hilafeti de bulunan İzmirli İsmâil Hakkı ( ö. 1946 ) da Osmanlının sonu ve Cumhuriyetin kuruluşu dönemlerinde alanlarında etkin birer isimdi. Bu iki ismin arasındaki tasavvuf kitaplarındaki hadislerin güvenilirliği hakkında başlayan tartışma tasavvufun daha başka meselelerini de kapsayacak şekilde büyümüştür. Bu tebliğde bu iki ismin tartışmalarındaki üslup ve argümanlar, kullandıkları terminoloji fıkıh usulü, fıkıh usulünün haber teorisi ve fıkıh konuları ekseninde ele alıp değerlendirecek. O dönem yaşanan değişimin hukuk sosyolojisi bağlamında bu tartışmalara yansıyıp yansımadığını da görmeye çalışacağız. Böylece en çalkantılı bir dönemde Osmanlının son dönem ulema ve meşayihi arasındaki iki ismin münazara üslubunun günümüz akademisyenlerine de katkı sunmasını umarım.

At the end of the XIX century and the beginning of the XX century, the Tradition in the Islamic world has been heavily criticised. There have been some of the most radical changes in the Islamic world. Traditional sûfîsm and understandings of fiqh also took their share of the pains of this period. Halveti Sheikh Safvet Yetkin (d. 1950) and Izmirli Ismail Haqqi (d. 1946), who also had the Shazelî caliphate, were also influential figures in their fields during the periods of the end of the Ottoman Empire and the foundation of the Republic of Turkey. The debate between these two names about the credibility of the hadiths in the sûfî books has grown to include other issues of the tasawwuf. In this communiqué, the methods and arguments in the discussions of these two names will be discussed and evaluated on the axis of the fiqh method terminology, the hadisth theory of the usul al-fiqh/ legal theory and the fiqh issues. We will also try to see if the change experienced at that time was reflected in these discussions in the context of legal sociology. Thus, in the most turbulent period, I hope that the debate style of the two names who are among the last ulema and the meshayih of the Ottoman Empire will contribute to today's academics.